Maltepe Rehberi Genel Koordinatörü Ahmet TÜKEK, Oğuz TONGSİR ile röportaj yaptı. Oğuz TONGSİR ‘’ Biz üç kuşak’ tan İstanbul’ luyuz. ‘’ Küçükyalı’ da beyaz köşkün yerindeki araziyi dedem satın aldığı vakit bu bölgeye kurtlar inerdi. Rahmetli dedem tavşanları kovalardı. Küçükyalı’ nın tamamı boş ve bakirdi. Küçükyalı’ da ki ilk yerleşim yeri beyaz köşktür. Zamanında Haydarpaşa tren gar müdürlüğüne müraacat ederek, Küçükyalı istasyon durağının açılmasını sağlamıştır. Rahmetli babam Küçükyalı Belediye Başkanıdır. Babamın görevde olduğu sırada, sahilde bulunan mezbahanın kaldırılması babamın icraatıdır. Rahmetli Belediye Başkanımız Küçükyalı aile kabristanlığını ilk açan kişidir. İSTANBUL ANADOLU YAKASINDA 3 PLAJ VARDI Oğuz TONGSİR o günleri şöyle özetliyor; İstanbul Anadolu Yakasında 3 ayrı plaj vardı. 1-) Suadiye Plajı, 2-) Süreyyapaşa Plajı, 3-) İdealtepe Plajı. İdealtepe Plajı gazinoları olan bir sayfiye ve dinlenme yeriydi. O döneme ait tüm bilgiler mevcuttur. Biz ailece Cumhuriyet Halk Partiliydik. Amcam Rıfkı TONGSİR, babam Senih TONGSİR Dedem CHP’ sinde önemli görevlerde bulunmuş insanlardı. Maltepe Rehberinin Olay Gazetesi ve Son Havadis Gazetesi tarafından hazırlanmasından büyük keyif aldım. ‘’Tarihine değer vermeyen toplumların geleceği olamaz.’’ Biz gücümüzü tarihimizin derinliklerinde ki köklerimizden alıyoruz. Maltepe Rehber’ i sordu o günleri; Abdi İPEKÇİ’ nin öğrencisi Çetin EMEÇ’ in öğrencisi Oğuz TONGSİR cevapladı. İşte o çarpıcı röportaj; Bizim Maltepe’ yle, İdealtepe’ yle ilgili bölümünü anlatayım. Dedem Türkiye’ nin ilk sigortacısı ve aynı zamanda arsa alıyor. Arsa alıyor onları değerlendirip satıyor, alım – satım yapıyor buraya geliyor. Burada in cin yok. K-imse yok 1947. Diyor ki arsaları burayı değerlendirmemiz lazım kimse yok tavşanlar buradan iniyor ben bunları yaşadım yani, burada gördüm hepsini, buraya geliyor diyor ki burada bir şey yapmamız lazım. Ne yapmamız lazım oturum yeri yapmamız lazım. Herkese o zaman beşer kuruş para veriyor. Beşer kuruş para verip hepsini bir listeyle imza kampanyası yapıyor ve imza kampanyası açıp, bunu Haydarpaşa gar müdürlüğüne bildiriyor. Diyorlar ki biz burada ev alıyoruz. böyle yapınca da burada Haydarpaşa gar buraya istasyon kuruyor. Beşer kuruşa dedem imzalıyor o kağıtları veriyor bildiriyor. Haydarpaşa ve burada istasyon kuruyorlar. Yoksa burada istasyon filan yok, durak oluyor, durak olunca burası insanlar yavaş yavaş gelmeye başlıyor, kuruluş bu. İki tane ev var burada bir tanesi bunu yapıyor. Bu evi yapıyor, burası normal beyaz köşk. Burada bizim ahırlar var yani burada ben çocukluğumda burada hakikaten sabahları dedemin tavşanları kovduğunu biliyorum. Tavşanlar iniyor tabii kurtlar iniyor. Karanfilleri tavşanlar yerdi burada dedemin bastonunu göstereyim ben sana şimdi bende duruyor hala saklıyorum. onunla tavşanları kovalardı burada. burada ahırlarımız var, sincaplar var, her türlü at var, eşek var, ne isterseniz her türlü hayvan burada mevcut buraları bizim sazlık var dutluk var. Şurası sadece gördüğünüz bu üç tane binadır bizim sadece burası 8 dönüm şimdi apartmanlar dikildi eskiden böyle değil ve bunun üzerine derken diyor ki şurada plaj yapayım. ve İdealtepe plajını yapıyor dedem. Bir tane Süreyyapaşa plajı, bir İdealtepe istasyon yaptıktan sonra diyor ki, bir plaj yapayım buraya sahile insanlar gelsin denize girsin ve ilk yapılan bu tarafta Anadolu yakasında Suadiye plajı , ikinci Süreyyapaşa plajı, üçüncü İdealtepe plajı ve burada biz çocukluğumuzda tabi plajlarda falan filan. Burası sayfiye yeri, burası normalde şudur, hali vakti yerinde olan insanlar , çoğu İstanbul tarafında oturur yazları buraya sayfiyeye gelir.bir deniz burada, bir deniz yunuslarla beraber yüzerdik. Benim burası o kadar temizdi ki, hikaye gibi anlatayım size ,ben sabah kardeşimle bizim kepçelerimiz var, biz burada kepçelerimizle sahilde böyle yapardık , içi karides dolardı, karidesleri alır eve getirir anamıza derdik bunu bize pişir. Burası inanılmaz bin çeşit balıkların yüzdüğü, inanılmaz harika bir yerdi. her yer ağaç, her yer. derken evler yavaş yavaş,pıtır pıtır evler dolmaya başladı. sonra babam, dedem tabi ki sigorta işi yapıyor,çok ticaretle babamın tabii ki hiç öyle bir şeyi yok. Babam sadece bir eğitimci. Hoca, tarih hocası. Türkiye’ nin tarih, coğrafya fakültesinin ilk mezunlarından babam ve okulu bitirir bitirmez, Ayasofya’ ya müdür tayin ediyorlar babamı, çok küçük yaşta, genç yaşta Ayasofya’ ya müdür oluyor. Tarihçi, devrim tarihi, çok üzerine ihtisas yaptığı alanı ve artık burası, bizim hepimizin yeri oluyor. İdealtepe, Küçükyalı, Maltepe böyle büyüyoruz. sonra babamın, dedem de tabii ki, partili olduğu için Chp’ li olduğu için oda şey yaptığı için babam da öyle Chp’ li ve derken seçimlere giriyor burada Küçükya’ lı da o zaman Maltepe’ ye bağlı değil Küçükyalı belde olarak zaten Küçükyalı belediyesi var yani ben burada Erşet Bekmanı tanırım Erşet Bekman eski belediye başkanı, Feyyaz TÜZÜNER eski belediye başkanı. Burada sonra babam buranın belediye başkanlığı yaptı burası belde gibi bir yer. Maltepe gibi tabii büyük bir yer değil ama kendi ayrı bunun tam Bostancı köprünün orada başlar şurada biter Küçükyalı. Ayrı bir şey sonra Maltepe’ yle birleşti bugün zabıtanın olduğu yer zaten belediye binasıydı. Burada mezbaha vardı. Küçükyalı’da tam çamlığın orada mezbaha orasıydı. Mezbahayı babam kaldırdı. Orada biz mesela afedersin sonra pislikler başladı. İlk işi mezbahayı kaldırdı yukarı gönderi bu çok önemli bir şeydi burası denizin tekrar temizlenmesinde çok önemli rolü oldu. İşte çok şeyler yaptı o zaman hatırlıyorum çalıştığını hatırlıyorum ama seçimlerde de kaç oyla alırdı dersen 1.500 oyla falan belediye başkanı oluyordu. Orası burası öyle bir yer işte seneler geçti ondan sonra babam Marmara üniversite’ sin de hocalık yaptı. Bir dönem burada belediye başkanlığı yaptı, ondan sonra ayrıldı ama siyasetin içinde kalmaya çalıştı. Maltepe’ de de biraz çalışmalar yaptı. İl genel meclis üyeliği yaptı İstanbul’ da orayı yaptı. Sonra senatörlüğe adaylığını falan koydu olmadı, kazanamadı. Maltepe’ nin, İdealtepenin içinde biz yani 1948 de buraya adımımızı atmışız, benim çocukluğum, her şey burada geçti ben 62 yaşıma geldim. 60 küsur senedir buralıyım burada gördüğünüz ağaçları filan her yeri her şeyi dedem, babam yapmıştır. Her şey burada ne varsa. Bir beyaz köşk vardı, bir pembe köşk vardı birde diktam vardı. Diktam diye bir ev vardı Avusturya’ nın aynı yapılmış evini burada yaptılar çok güzel mimari bir evdi sonra seneler sonra yıkıldı. Burada çok tarih yaşadık ben burada küçükken sinema çöktüğünü bilirim. O dönemi bilirim tabii 63 senesinde biz küçüktük burada yazlık sinema çöktü. Çok arkadaşımız ölenler oldu burada tanıdıklarımız çok ahbablarımız o sinema çöktü öldüler. Tarihi anlatsak neler var. OĞUZ TONGSİR SİZİ TANIYA BİLİRMİYİZ ? Ben, beni şöyle tanırsınız. Ben gazeteciyim. Televizyoncu, spor yazarı, Türkiye’ de bu mesleğin için de bulunmuş insanlardan biriyim. 1974 senesinde milliyet gazetesinde Abdi İPEKÇİ’ nin yanında mesleğe başladım milliyette. Sonra hürriyette Çetin EMEÇ ile çalıştım. İki tane genel yayın yönetmeni ikisi de öldürüldü maalesef bu ülkede onlarla beraber çalıştım. Senelerce gazete, önce siyasi muhabir olarak başladım. Demirel’ le, Ecevit’ le onlarla beraber çalıştıktan sonra istek üzerine spora geçtim. Senelerce 40 sene bu işi yaptım. ilk başta gazetelerdeydim sonra özel televizyonlar kurulunca, özel televizyonlara geçtim. Özel televizyonları kurduk Kanal 6 ‘ da programlar yaptım, Kanal 6 ‘ yı kurduk, Kanal ‘ d yi kurduk, Show Tv’ de transferler olduk. Türkiye’ de televizyonda spor programı denince neler yaptık, magazinler yaptık şunlar yaptık, son olarak ta Trt’ de çalışıyorum. Orada haftada bir program yapıyorum benim durumum bu. Devam ediyorum orada arada sırada programa çıkıyorum onun dışında aynı zamanda şu anda Haliç Üniversite’ sinde hocalık yapıyorum. Hem orada ders veriyorum. Hem orada ders yapıyorum ders veriyorum aynı zamanda işte gazetecilik mesleğimiz basın şeref kartı sahibiyiz. Senelerdir bu işi yapmış spor yazarlığı derneği başkan yardımcılığı yapıyorum. Gazeteciler cemiyeti üyesiyim. Yönetim kurulundayım. Hepsinde çalışmalara devam ediyoruz. Yani bu yaşa gelsek te mesleği bırakmış değilim. Başka benim anlatacağım bu kazıları bu arkeoloji şeyi vardı babamda çalışmaları yapmıştı. Biz o zaman küçükken o mağaralarda oynardık. Biz oranın tarihi değer olduğunu bilmezdik. Burada sonrada yıktılar. Bir şeyler oldu inanamazsınız bu Türkiye’ de var ya öyle üzülüyorum ki bu tür şeye kaç mağara vardı biliyor musunuz. bizim çocukluğumuzda 6 tane mağara vardı. Biz 6 mağarayı kullanırdık biz ne bilelim küçücük çocuğuz, büyükler onu değerlendirse onların çoğu yok oldu arkadaşlar. Bir tarihi çökerttiler burada o dönemde bak sözünü ettiğim seneler 60’ lı seneler orada mağaralar vardı, dehlizler vardı içinde bakın dehlizler oraları kepçeler girdi yıktı yok etti. Mutlaka altın falan aradılar. İnanamazsınız yani. Burada mezarlık yeri buraya askeriyenin yanında ki o yere sonra geldi oraya mezarlık yapmaya kalktığı zaman vay efendim buraya ne gelebilir vay efendim bilmem ne, kim gelebilir buraya. Buraya ne gerek var bilmem ne şey yapalım diyorum Dünya’ nın öbür ucu dediler şimdi yer yok. Bunlar önemli şeyler insanlar bakacak bunlara değerlendirecek, orası bilmem ne mi, orada ne gerek var biz yapıyoruz al bak. Mezarlık tabii ki önemli insanlar öldüğü zaman ne yapacaksın ? Süreyyapaşa’ da tabiî ki orada da çok şeylerimiz var kayalıklar vardı İdealtepe’ de kayalıklar bizim için çok önemli yerler. Oralarda çocukluğumuz hep geçti. Burada çok değişik insanlar var peki siz Erşet bey’ in ailesini falan biliyor musunuz ? Erşet bey bu 63 sinemasının sahibiydi burada 1963’ te orayı kurdular. O da çok önemli bir adamdı. Erşet BEKMAN çok önemli bir insandı vefat etti tabii. Feyyaz TÜZÜNER var onu biliyorum tanıyorum, onun oğlunu falan da tanıyorum. Erşet bey’ i tanımıyorum tabii burası farklı bir yer işte İdealtepe, Maltepe, Küçükyalı öyle. Gazeteci bir ağabeyimiz var yazıyı buldum babamla ilgili bir yazıyı buldum birisi bana göndermiş. Halit DUMANKAYA diyor ki; şimdi ki siyasileri görünce aklıma bir şey geldi sana onu anlatacağım. Bizim diyor Küçükyalı’ da Senih TONGSİR diye bir belediye başkanımız vardı. Biz karşı partilerdeydik ama öyle enteresan bir adamdı ki bir gün diyor partide, belediyede 5 lira açık çıkıyor Cuma günü diyor ki ; ‘’bu para bulunacak, ne olduğu bulunacak, herkes burada yatıp kalkacak.’’ Kapıları kilitliyor, belediye’ nin kapılarını kilitliyor diyor ki; ‘’bu parayı bulmadan kimse dışarıya çıkmayacak.’’ Pazar günü parayı buluyorlar. ‘’ şimdi kapıları açabilirsiniz, çıkabilirsiniz. ‘’ diyor. Bunun hikayesini anlatmış Halil DUMANKAYA diyor ki bu adam benim karşı partimden ben gördüğüm zaman saygı duyardım. İşte böyle. Bir şey daha var onu da anlatacağım. Yalçın DOĞAN hürriyet gazetesinde diyor ki size bir şey anlatacağım; bu diyor resme bakınca bir şey düşündüm bu diyor genç bir Belediye başkanı bu adamda Türkiye’ nin ikinci adamı bu adam Atatürk’ ten sonra o dönemde Türkiye’ nin ikinci adamı ve bunu ziyarete gidiyor ve yanında oturuşuna bakar mısınız diyor saygısına, şapkasını önüne koymuş iki büklüm diyor bu makamdaki adama diyor saygısına bakar mısınız. Şimdi burada oturur, o ayakta durur, herkes arkada bekler o dönemde de işte bu adam böyle oturuyor ve onun karşısında bu ne ki onun yanında. Anladın mı arada ki fark o.
GAZETECİ YALÇIN DOĞAN’IN KÜÇÜKYALI BELEDİYE BAŞKANI SENİH TONGSİR’İ İSMET PAŞANIN ZİYARETİYLE İLGİLİ TARİHİ KÖŞE YAZISI:
Yalçın Doğan
Senih Tongsir gazeteci arkadaşımız Oğuz Tongsir‘in babası. Senih Bey ile geçen yıl, bir grup arkadaşla birlikte kafa çekiyoruz. 90 yaşına rağmen belleği son derece dinç, aklı saat gibi. Bilgi bol, espri su gibi. Keyifli sohbetin tadı, hepimizin damağında kalıyor. Senih Bey İngilizce, Fransızca biliyor. Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nün ilk mezunlarından. Emekli olmadan önce, Marmara Üniversitesi ile İstanbul’da Fransız ve İngiliz okullarında tarih dersi veriyor. Devrim Tarihi hocası. Senih Bey geçenlerde aramızdan ayrılıyor. Geride pek çok anı, pek çok fotoğraf bırakıyor. Bunlardan biri de, gördüğünüz fotoğraf, İsmet Paşa ile birlikte. Bir ara politikaya giriyor. İstanbul’da Küçükyalı Belediye Başkanı seçiliyor. İsmet İnönü onu o sırada Belediye Başkanlığı binasında ziyaret ediyor. Fotoğrafa dikkatle bakın, koskoca İsmet Paşa nasıl oturuyor, dikkatle bakın. İsmet İnönü ya da İsmet Paşa. Arkasında Kurtuluş Savaşı var. Garp Cephesi Komutanlığı var. Birinci, İkinci İnönü savaşları var. Mudanya Mütarekesi, Lozan Antlaşması var. Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı var. Arkasında Cumhuriyet Tarihi’nin ilk yarım yüzyılı var. O tarihi yapan adam. Mustafa Kemal’den sonra, Şevket Süreyya’nın deyimiyle, o İkinci Adam. Bir ilçenin belediye başkanı karşısında oturuşundaki tevazu müthiş. Belediye başkanının koltuğuna oturmuyor. Koca İsmet Paşa, başkanın karşısında bir koltuğa, şapkası dizlerinde, saygıyla oturuyor. Tarihin, tarih yapanları nasıl anacağına, onların bu tavırları karar veriyor. Benzer fotoğraflara son yıllarda çok ihtiyacımız var. Örnek olur mu, bilmem. İsmet Paşa 25 Aralık 1973’te hayata veda ediyor. Bugün onun ölüm yıldönümü. Ruhunuz şad olsun Sayın Paşam, Sayın Başbakanım, Sayın Cumhurbaşkanım. Dalgalar deli gibi HER biri bir hükümeti düşürebilecek, her biri toplumu oradan oraya savuracak fırtınalar dinmek bilmiyor. Yıllara uzanabilecek fırtına dizisi bizde bir hafta, on gün içinde yaşanabiliyor. Son fırtına, eski DTP’liler ile DTP belediye başkanlarının gözaltına alınması. Aralarında il ve ilçe belediye başkanları var. Bu operasyon ne zaman? Kürt açılımı virajında. Açılım sürekli patinaj yaparken, buna dünkü gözaltına almalar ekleniyor. 1- Operasyondan hükümetin haberi varsa, “Açılım devam ediyor”açıklamalarına rağmen, açılım bir başka bahara. 2- Hayır, hükümetin haberi yoksa, çok daha vahim. Yaşanan olaylar gölgesinde, sırlar dünyasına titreten bir hayalet daha ekleniyor. Dalgalar kıyılara deli gibi vuruyor.
© İstanbulolay.com - İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması yasaktır.
Bu habere yorum yazmak ister misiniz ?